13 Kasım 2013 Çarşamba

Hatay İskenderun

İskenderun'un büyülü güzelliğini anlatmak için buradayım.


Bugün İskenderun Türkiye'nin en büyük ilçelerinden biri olup,özellikle sanayi,deniz ticareti ve turizm alanında hızla gelişen bir şehir.Wikipedi'de kısa bir araştırma yaptığımda öğreniyorum ki bu şehrin öyküsü M.Ö 333 yıllarına dayanıyor.


Meğer Büyük İskender İsos yakınlarında kazandığı zaferden sonra  Alexandra adıyla kurmuş İskenderun'u.Türkçe karşılığı ise Küçük iskenderiye imiş.


Zevkli adammış vesselam:)


Tarihinde birçok defa işgale maruz kalmış bu ilçe.Güzelliğini görenler dayanamıyor mu nedir?

Hak vermemek mümkün değil.Çok güzel bir ilçe İskenderun.Bana göre tek başına il olmayı en çok hak edenlerden.Hatay'ın ise en büyük ilçesi.


Güneşin batışı bir başka güzel.Defalarca seyretmişliğimiz vardır.Ahh çok romantik :)Sevgililer için birebir hani.


Yamaç paraşütçüleri keyif peşinde yine.Tatilinizi İskenderun'a 30 km uzaklıktaki Arsuz'da yaparsanız şayet kii tavsiyemdir.Her yıl hiç kaçırmayız;yamaç paraşütünü deneyin derim ben.


Yok ben paraşüt yapamam,tarzım değil(korkuyla alakası yok) :) ama illede spor yapmalıym derseniz enfes ormanlarla kaplı yürüyüş parkurları sizi bekliyor.Bu arada elinde gazete olan bayanın arkasındaki çiçeke koptum.Gelin tacı gibi mübarek.Gene muzurluk peşindeyim:)

Hani etrafta türk olmasa yada dillerinden anladığım Araplar, kendimi ada ülkelerinden birinde zannedebilirim.Allah'tan türkler kendini her yerde (konuşmasa da)belli ediyor :)

İstanbul dışında oturduğumu hayal dahi edemedim  şimdiye kadar.O kadar ki seviyorum tarih kokan şehrimi...Ama şimdi bu şehrin dışında oturacağın bir yer var mı deseler İskenderun derim abi.

Fakat henüz öyle bir tercih yapmak zorunda kalmadığımdan eve dönüş vakti...

İskenderun'u anlatmak bile tekrar yaşamama sebeb oldu.Siz gidin ve yerinde yaşayın derim...



















10 Kasım 2013 Pazar

Hatay lezzet turum 2

Bir postumda daha karnınızın acıkacağına bahse giriyorum.Hatay'dan bahsediyoruz yanii:)Kahvaltı faslıyla başlayalım mı lezzet turumuza?Zira sadece kebab,meze kültürü değil kahvaltı konusunda da oldukça iddialıdır Hatay.Kahvaltılık peynir ve zeytinleri gibi benim yine en'lerim arasında olan biberli ekmek ile tavan yapıyor damak zevkiniz.
Biber salçası, peynir, zeytinyağı, susam kekik ve çörekotundan hazırlanan katık gramaj usulü satılıyor, ne kadar istersen torbaya koyup tartılıyor.Tabi bu iş çarşıda böyle.Evlerde herkes kendisi hazırlıyor biberlisini.

Aynı lahmacun gibi, merdane kullanmadan hamur açılıyor ve üzerine bir miktar katık konuyor. Daha sonra odun fırınına atılıp 3-4 dakika pişiriliyor, oluyor sana katıklı ekmek veya başka bir değişle biberli ekmek.Sabah sabah bu da yenir mi demeyin,böyle bir lezzetten bihabersiniz demektir.Biraz acı olmakla birlikte tam bir lezzet küpü. Konsept olarak aynı lahmacun, fakat et yerine peynir var, bir de biber salçası baskın bir şekilde hissediliyor.Acıdan ağzınız mı yandı?

Kolayı var:)Bal kaymak yetişir imdadınıza.Ne kaymak, ne de bal endüstriyel değil, ikisi de köylüden alınmış sütle yapılan markasız. Her ikisinin de ayrı ayrı tadları mükemmel. Daha 5 dakika önce odun fırınından çıkan ekmeklerimizin üzerine sürdüğümüz köy kaymağı ve köy balının tadı kolay kolay bulabileceğimiz bir kombinasyon değil. Kahvaltıdan sonra eritmek için bolca geziyoruz Hatay'ı.Eğer Antakya keşfindeyseniz dönerinden tadmadan gitmeyin derim.Yo yoo bizim bildiğimiz usül döner değil.


Dürüm dönerde en sinir olduğum şey, etlerin önceden kesilip tepside biriktirilmesidir. Sen siparişini verince, 20 dakika önce kesilip soğumuş etlerin üzerine biraz dönerin yağından dökülüp şöyle bir karıştırılır, sonra da o döneri size “Abi daha yeni kestim” diye gazlamaya çalışırlar. Bundan mütevellit İstanbul'da yanına yanaşmadığım dönerciye,Hatay'da paket yakıp götürüyoruz birde:)

Antakya’daki dürümlerin en önemli özelliği lavaşın içine hafif acılı salça sürülmesi. Bu salça size batıda alışkın olmadığınız acı ama ağzınızda hoş duygular bırakan bir lezzet verir.


Nihayet bu kadar işçilikten sonra dürümümüz hazır. İlk lokma sıcak, ikinci lokma sıcak, ve hatta kısa sürede tükenen dürümümün son lokması bile sıcaktı.Hijyenik mi acaba dediğinizi duyar gibiyim,ama lezzet de sokakta saklıdır a dostlar:)

Dürümünüzü acılı istediniz ama fazlamı kaçtı?Hemen yan tarafta duran Vitamin Bar var.Onlarca çeşit yerli ve ithal meyvalar ile hazırlanan meyve sularından şifa niyetine içebilirsiniz. Ustamız senelerdir meyva ihracatı işinde olduğu için çok farklı ülkelerden meyvalar getirtiyormuş. Yemen’den kavun, Kenya’dan mango, Mısır’dan Cavafa gibi çeşitler var.Her gelen ünlüyle adet üzere fotoğraf çekilip gururla da asmış dükkanına.Tv seyrediyor gibi fotolara bakarken hazırlanıyor meyve suyunuz.

Tercihi usta olana bırakıp,içine taze olan ne varsa koy dedim.Kokteylim hazırlandı.Şu kadarını söylemeliyim ;içerken tüm meyvelerın lezzeti adeta ağzımda patlıyordu.

Cık.. bu kez de bitiremedim lezzet turumu.Hatay'da yazılacak bu kadar enfes yemekler varsa bana da yazmak düşer değil mi?En kısa zamanda devamında buluşalım olur mu:)









7 Kasım 2013 Perşembe

Hatay lezzet turum

İnstagram'dan takip edenler daha iyi bilir ki kurban bayramını Hatay'da geçirdik.Eşimin memleketi ve lezzet mekanım olduğundan her defasında daha bir ayrı gidiyorum.
Torosların dağı,taşı,havası bir başka güzeldir.Hele yemekleri ımmm.Gittiğim her mekanda lezzetleri paylaşmak için fotoladım durdum.Biraz geç oldu kabul.Aman ağzımızın tadı bozulmasın bloggerlarım :)
  Antakya'da ilk tercih ettiğim mekana girdik yine.Vazgeçilmezimiz tabii ki kebap ve ızgara oldu.Ama asıl bahsedeğim,mezeleri olacak.Bilindiği gibi Hatay mezeleri ile kebapları kadar meşhur bir şehir. Restorana girdiğinizde muhakkak meze siparişi verilir.Midenin öz suyunu alsın,açlıktan gözler dönmesin diye bizde üç beş meze siparişi verdik.Öyle ki kebap için pek de yer kalmadı:)
Kekik salatasını değil İstanbul’da Ege kıyılarında bile bulmak mümkün değil. Taze taze toplanan kekikler az domates, az da soğan eklendikten sonra limon ve gerçek nar ekşisi ile lezzetlendiriliyor. Üzerine de mis gibi sızma zeytinyağını bastın mı yemede yanında yat.
Humus ise Hatay’ın olmazsa olmazı. Nohuttan yapılan bir meze olduğundan kebaptan önce bizi tıkayacak diye endişe ettiysekte onunda icabına baktık. Kırmızı toz biber ve kimyon hem güzel bir görüntü hem de güzel bir lezzet katmıştı. Üzerine erimiş tereyağı yerine, zeytinyağı konunca gayet hafif olmuştu.Hemen altında gördüğünüz humusu ise evde yaptık.Arap asıllı gelinimiz var.Elticiğim hamarattır,humusunda pirleri.Biliyorsunuz Hatay mutfağı arap notalarıyla bütünleşmiş mutfaktır.
Acaipte güzeldi.Fakat evde yediğim daha da lezzetli geldi bana.
Ardından gelen zeytin piyazı tam bir Antakya spesyali. Hafif domates ve maydanoz ile süslenmiş yeşil zeytinlerin çekirdeği alınmış kaşık kaşık yenmeye hazırdı. Bu arada herkez yemelik zeytini Gemlik, yağlık zeytini ise Ayvalık diye bilir ama Hatay’ın da zeytin ve zeytinyağı konusunda iddialı olduğunu belirtmeliyim.
Muammara ile aram pek yoktur fakat masada kalabalıktık ve herkes aynı zevke sahip değildir...

Ezme salatamız da başarılı mezelerden. Domates, biber, patlıcan ince ince doğranmış sonra da hatırı sayılır miktarda zeytinyağı konmuştu. Eh yanında sıcacık susamlı pide gelince de yememek elde değil.
Bir saati bulan başlangıç faslından sonra bittabii karnımız da gözümüz de doymuştu.

Ama insanın karşısına her zaman tablo gibi içi dışı lezzetli yemekler çıkmıyor.

Tavuk şatomuzu bir güzel fotoğrafladıktan sonra doğum günü pastası kesermişçesine dikkatli bir şekilde dilimlere böldük. Bu sırada ortadan akan peynir, antep fıstığı ve çam fıstığı bir anda herkezin gözlerinin açılmasına, kaşlarının havaya kalkmasına ve derin bir nefes almasına sebep oldu.


Daha iki dakika önce “Ben mezelerle doydum, keşke ana yemek söylemeseydik” diyen ahali(bende dahi) çatalını bıçağını kaptığı gibi tavuğa daldı. Ustamın ellerine sağlık, tam kıvamında pişirilmişti. Izgaracılık ustalık ister, öyle mangala atayım, beş dakka pişireyim değildir ızgara etmek. Eti kurutup suyunu kaçırmayacaksın, hele hele kıyma türü bir etse ortasının pembe kalmamasına dışının da yanmamasına dikkat edeceksin.


Hatay turumuz daha bitmedi,fakat bir posta da sığdıramadım.Takipte kalın:)Henüz künefe,biberli ekmek,tuzda tavuk olayına girmedik bile....





5 Kasım 2013 Salı

Limitless and NZT48 Gerçek Oldu!

2011 Yılında bradley Cooperin başrolunu oynadığı Limitsiz filminde kullanılan NZT48 hapı gerçek oldu.Zaten Amerikan basınını fazlasıyla mesgul etmişti hapın gerçekliği.Açıkçası ben bu filmi sırf kullanılan hapın olabilirliği yüzünden tam 4 kez izlemiştim:)

Zeka geliştirici hapın Türkiye'de satışı da yasallaşmış durumda.Amerika'da birçok ünlü iş adamı ve artislerin de tercihleri arasında yer almış meğerse.Fakat unuttukları bir şey var ki;eğer gerçekten işe yarıyorsa bu hap ( şüpheli) filme göre insan sağlığını bir süre sora olumsuz hale getiriyordu!Ölenler bile vardı.
Tabi daha sonra Bradley olumlu haline getirmişti ama:)Ne hayran olmustum ama halen aynıyım da gerçi..Hani bence bir süre de Türkiyede zayıflama haplarından sonra bununla savasılacak gibi görünüyor.Keşke iddia edildiği gibi beyin fonksiyonlarını artırıcı özelliği ola da bende unutkanlık ve bilimum şikayetlerimden kurtulsam.Kimbilir belki torunlarımız elde edebilir böyle bir şansı:)
En çok istediğim şey bilgi oluyor hayattan.Bu gibi senaryolar ise kalbimi çeliyor.Gerçekten olsa ne süper olurdu dedim defalarca.Dualarım kabul oldu fakat şimdideinandırıcı gelmiyor.Şayet kullanacak olan cesaretli bloggerlar olursa yorumlarınızı esirgemeyin olur mu?
Limitless'den hatırlayalım hadi bir kez daha NZT48 neymiş..
 

23 Ekim 2013 Çarşamba

CYBORG GİRL

Kız Arkadaşım Bir Robot...İlk Japon filmi deneyimim oldu.Çok da iyi oldu.Ne kızdı yahu diyorum daha:)

Hani her erkeğin kabullenemeyeceği türden bir kız.Düşünsenize sizden daha kuvvetli,başarılı birini.Bizim için değil tabii erkekler için kabullenilemez bişey olsa gerek.Egolar tavan ya biraz.
Tabii filmlerde böyle olmuyor.Aşk bir başlıyor pir başlıyor.

Romantizm-komedi-aksiyon ne arasan var.Ama hepsinden de dozunda katılmış sanki.Ağlamadım ama gözlerim doldu.

Sonra güldüm ama ara ara.Aksiyonda nefesimi tuttum, güzeldi.Robotun aşkına tanık olacaksınız.Fantastik tarzı sevenler  için farklı bir yapım olmuş.Hani Japonlarda iyi yapıyorlarmış,Kore kadar olmasa da!

Nasıl bir güzellikti kızdaki ama.Robot kıza fixlenip,filmi anamayabilir sonra düşünüp durursunuz benim gibi:)Dikkatli izleyin derim.Çünkü kurgusu farklı olmakla beraber son on dakikaya sığdırılmış bütün filmin teması.Anlamaya çalışırken kendimi okul sıralarında matemetik dersine odaklanmış gibi hissettim inanın.Daha açıklayıcı olsaydı da yersiz zamanlara akmasaydım iyiydi:)Sizin de zaman zaman bugün mutlaka film izlemeliyim dediğiniz oluyor mu bilmiyorum.Çikolata krizi gibi beni buluyor böyle anlar.Hatta öyle ki elektrik kesintisi bile vız geliyor(2 saatlik filmi 3.5 saatte izledim)Sonunda FİGTHİNG!!

30 Eylül 2013 Pazartesi

Taare Zameen Par


Harika bir film tavsiyesiyle geldim.İzlerken hayran olacağınız,sonrasında ise iyi ki izlemişim diyeceğiniz türden her yönüyle mükemmel bir bollywood filmi diyorum,iddialıyım:)


Eee böyle bir filmi kim yapar?Amir Khan'dan başka.Boşuna sevmiyorum ben bu adamı.Tamam yakışıklı,karizmatik vs.. o kısma hiç girmiyorum yoksa bitmez bu yazı.Çocuk yakışıklıyım nasılsa ne yapsam tutar deyip çekilmiyor ki kenara.Çalışıyor, üretiyor.Bize de izlenilesi harika filmler bırakıyor.

Hikayeyi anlatmayı sevmem fakat azıcık değinmeden de geçemeyeceğim.Diskleksi rahatsızlığı nedeniyle okuma yazmada ve dolaylı olarak da hayatın her alanında başarısız olan bir çocuğun hiç de öyle olamayacağını kanıtlayan,her çocuğun özel olduğunu,sadece yöntemlerle alakalı sorunların aşılması gerektiğini öğretiyor bizlere.


Bana göre öğretmenim diyen herkesin mutlaka izlemesi gereken müthiş bir film.Bir çocuğun mutluluğu olmak,onunla öğrenmek,öğretebilmek,onda kimsenin görmediğini görebilmek..Kısaca Taare Zameen  Par(Her çocuk özeldir)dedirtiyor...


23 Eylül 2013 Pazartesi

SİZCE HANGİ MUTFAK?

Bir süredir ortalıkta yokum.Farkeden oldumu bilmem:( Koşuşturmalar içerisindeyim.Rabbim nasip ederse kendi evimize taşınacağız sonunda.Kira zor.Mevlam ev isteyen herkese nasip etsin inşallah,huzur ile beraberinde tabi.
Arkadaşlar biraz kararsız kaldığım alanlar oldu.Çevremdekilerden de yeterince yardım alamıyorum.Aklıma benim blogger arkadaşlarım geldi.Yardımınıza ihtiyacım var.Mutfak dolaplarının rengi konusunda çok kararsızım.Elimde var olan bir kaç modelden hangisi olmalı,seçim yapamıyorum.Bir de siz bakın bakalım şu internetten bulduğum modellere.


Mürdüm rengini çok sevdim.


Bu da pembişim benim.


Şimdi hepsi de pembe mi diyeceksiniz?Hepsi de birbirine çok yakın renkler fakat dolap modelleri farklı.Hangi renk hangi modelle olmalı  yardımınıza başvuruyorum:)


Bu kadar pembeden sonra siyah renk içinizi mi kararttı?Fakat siyah ile beyazın asaleti de farklı şimdi.Banyomda da siyah beyaz fayans ve banyo dolabı var.Acaba mutfakta da olursa takım gibi mi olur?
Bu arada mutfağım öyle çok geniş değil uzunluğu 7 metre,genişliği de fazla sayılmaz.Ayy iyice marangoz muamelesi yaptım size kusuruma bakmayın.Bu aralar hep ölçü veriyorum farklı yerlere:)
Kısa bir zamanım var.İvedilikle cevaplarınızı bekliyorum:)



    
 

sema'nın günlüğü Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea