23 Nisan 2013 Salı

Dostana


Uzun zamandır izleyip,izlememe arasında kaldığım sonunda izle ve kurtul dediğim bir anda yani az evvel bitirdiğim filmdi:) Bakalım nasıl yorumlayacağım;
   
     Yapım         : 2008 Hindistan
     Yönetmen    : Tarun Mansukhani
      Oyuncular   :Abhishek Bachchan, John Abraham, Priyanka Chopra, Kiron Kher, Boman Irani, Everlayn Borges
      Yapımcı      :Karan Johar

 Bu filmle beraber üç film indirdim ve üçünü birden indirmeme vesile olan tek ortak nokta Karan Johar. Üçünün de yapımcısı olan Karan Johar'ın benim nazarımda referansı oldukça iyi. Kuch Kuch Hota Hai'nin hem yönetmen hem senaristi, My Name is Khan gibi filmlerin yönetmeni, Agneepath filminin de yapımcısı.(bu filmler hakkında ki yorumlarım daha sonra)
Dolayısıyla bu kadar kaliteli filmlerin yapımcısından yine iyi bir film çıkar değil mi?
Bence o kadar da değil şöyle ki öncelikle afiş resmi fazlasıyla piyasaya oynanmış film kokuyor...Sırf bu yüzden uzun süredir izlememek için direniyordum.Neden mi?Ünlü oyuncular ve vücutları. İçeriği ne olursa olsun hiç mühim değil artık benim için. Mesela John Abraham ve vücudu. Mesela Priyanka Chopra ve Vücudu. Mesela Abhishek Bachchan ve... Eee... Onun da vücudu olmasa da babadan torpilli.Bu, aktörleri beğenmediğimya da sevmediğim anlamına gelmez fakat o afiş varya o afiş herşeyi karıştıran o:)


Filme gelecek olursak,fazla olan hiç bir şey yoktu bence.Kahkaha,gözyaşı,fazla beğenme veya fazla beğenmeme:)Vasat sayılacak gibi değil fakat beklentilerimi karşılayacak kadar da değil...Beni şaşıttı mı?
Büyük ölçüde şaşırtmadı. Tam da tahmin ettiğim gibi film boyunca John Abraham ve vücudunu, Priyanka Chopra ve vücudunu, Abhishek Bachchan ve sempatikliklerini izledik.
Fakat şunu da belirtmek gerekirki filmi izlerken hiç sıkılmadım.Akıcı Romantik Komedi Amerikan tarzında idi.Sanırım beni en çok etkileyen bu idi(nötr anlamda)okadar alışmışım ki Hint filmlerindeki sıcaklığa,burada Amerikan soğukluğunu aldım .Filmin Miami'de çekilmiş olması bunları açıklamamalı değil mi?
Filmde önemli Hint sinemalarına da göndermeler vardı.Hoşş olmuş doğrusu:)John'la Abhishek bazı sahnelerde çok sempatik ve diğer filmleri ile kıyaslanınca halleri ve tavırları gülümsetiyor.


Ancak bir Hint filmini hakikatli bir Hint filmi yapan asıl öge olan şarkılar elbetteki yerini almış ve filmi seveceksem de bu şarkılar aracılığıyla seveceğim dedirtmiştir. Zaten bu şarkılar, b danslar da olmasa bir Pakistan filminden, bir Avrupa, bir Amerikan, bir Türk filminden ne farkı kalacak değil mi a dostlar.

Finale  gelecek olursa tam bir hayal kırıklığı yaşadım,fakat fazlasıyla Dostana2 çıkıyor sezintileri aldım...IMBD puanı 6.4 idi.Benim nacizane Sema'nın Günlüğü puanım ise :5.5 olacaktır...
Kısa bir not : Ailecek izleyim demeyin:)


15 Nisan 2013 Pazartesi

Davet Soframız

Geçen zaman içerisinde beni ziyaret eden arkidişlerime hazırladığım bir sofraydı aslında.Kısmet bu zamanaymış.Herkesin çokça beğendiği bir menü idi.Kendimi meth etmiyorum sadece yorumları paylaşıyoruum kii siz de denemekten çekinmeyin olur mu:)

Mutfakta, masayı hazırlamadan evvel çekmiştim bu fotoyu..İyi ki çekmişim çünkü masayı fotoğraflamayı unutmuşum:)

Gelelim lezzetlere;
  • Kuskus salatası
  • Zeytinyağlı yaprak sarması
  • Un kurabiyesi
  • Ekmek Hamuru Poğaçası
  • Pancar salatası
  • İsmini tam olarak bilemediğim(annemin tarifiydi)Üçgen kıtırlar
  • Ağlayan kek

Pancar salatası


Malzemeler:
4 adet orta boy pancar
4 çorba kaşığı süzme yoğurt (süzme yoğurt kullanmanızda fayda var,normal yoğurt salatayı sulandırıyor)

1 çorba kaşığı mayonez
2 diş ezilmiş sarımsak
Tuz 

7 Nisan 2013 Pazar

Feshane'de Hatay Günleri

Bu hafta Feshane tam bizlikti.Eşimin memleketidir Hatay.Şu aralar pek gidemesek de sık sık ziyaret ederiz o güzel şehri.Eee  fırsatını bulmuşken kaçırmak olmazdı ama hatay lezetlerini dimi:)
Hadi fotoğraflarla tanıyalım Hatay lezzet ve sanatlarını...

Cevizli sucuk,nar ekşisi,pestil,kahvaltılık sürk...

Her gittiğimde mutlaka ziyaret ettiğim Hatay Arkeoloji müzesinden örnek portreler.....

Amanos dağlarında üretimi yapılan ballar..Arkadakiler ise meşhur biber salçaları.

Bunların Hatay'la bir ilgisi olmadığı malum,fakat incik boncuk gördüğümde dayanamıyrm napiim:)


Evlerde üretimine şahit olduğum defne sabunları.

Cennet hurması kurusu.

Milletin dürüm izdihamından görüldüğü üzere şiş kalmamıştı.Her yer duman göz gözü görmüyordu,millette ne özlem varmış yahu..

Adamdaki tribe bak yaa.Ücretsiz çekim yapmak yasakmış.Aklı sıra espri yapıyor.Benim kocada Hataylı olluum:)))Ağzını burnunu dağıtır valla:)Lakaytt hııhhh!

Bunlarda meşhur kağıt kebabı.Bizim tercihimiz satır kebabı oldu çünkü bunlardan evde yapoorum ben:)

Heyt be abime bak bana foto çekme zamanımı söyleyip bekletti ve en doğru çekimi yaptırdı.Nasılda güzel görünüyor şu ustalığa bak.Örnek al örnek yukardaki kebapçı abiii:)))

İşte Hatay müşebbek'inin finish haliyle veda ediyoruumm...Umarım fena halde canınız çekmemiştir.Sorry:)






5 Nisan 2013 Cuma

Kimchi

Kore dizi ve filmlerine olan hayranlığım malumunuz.Tabii o filmleri izlerken iştahla yedikleri yemeklerini tadmayı hep istemişimdir.En çok da noodle ve kimchi'yi...So jı sub'um I Am Sorry Ilove You da sevdiğe kıza "neden kimchi yapmadan gittin"demesi yok muydu....İşte sizde kimchi yapmadan bir yerlere gitmeyin dedim ve tarifini buldum hihii:)

KİMCHİ




Malzemeler
5 baş Kore lahanası
2 adet beyaz turp
Bir demet su teresi
2 demet yeşil soğan
2 kase kırmızı toz biber
4 yemek kaşığı tuz
4 yemek kaşığı şeker
5 diş sarmısak
1 kök taze zencefil
1 kase tuzlu karides suyu
 İstenirse taze istiridye
Hazırlanışı
Lahanalar ikiye ya da dörde bölünüp, tuzlanıp 4 saat bekletilir. Turplar dilimlenir ve su teresi 5 cm uzunluğunda kesilir. Yeşil soğanlar ince ince dilimlenir, sarmısak ve zencefil dilimlenir veya dövülür. Tuzlu karides suyu kırmızı toz biberle karıştırılır. Az acılı isteyenler kırmızı biber miktarı azaltabilir. Bu karışıma dilimlenen turplar, su teresi, yeşil soğanlar, sarımsak ve zencefil eklenerek hepsi elle karıştırılır. Lahanalar yıkanarak süzülür. Hazırlanmış olan karışım lahana yaprakları arasına doldurulur. Karışımı lahanaların aralarına iyice yaydıktan sonra her lahana en dıştaki yaprağı ile kapatılır ve bütün lahanalar toprak bir kaba teker teker yerleştirilir. İlk mayalanma için oda sıcaklığında bir veya iki gün bekletildikten sonra buzdolabına konur. Küçük parçalar halinde kesilerek servis edilir.

Bunlarda diğer Kore Lezzetleri...


Bu da meşhur sushi, korede adı kimbab...
İşte buda noodle..Ayy iştahım kabardı şimdi,şimdi onu hüüüp diye çeke çeke yemek vardı.:(

30 Mart 2013 Cumartesi

Fanaa

Geri döndüümm...diyemesemde artık geçmişte de değilim:)Blogger arkadaşlarımın sevgi dolu içtenlikle yaptıkları tavsiyelere daha fazla kulak tıkayamazdım.Sevgili Nur'un tavsiyesiyle artık kişi sayısına bakmadan arada da olsa kendim için yazacağım..Hepinize çook teşekkür ediyorum...

      İlk yazıma gelecek olursak FANAA..Şu şıralar Kore filmlerimden,Hint filmlerine(Amir'in de etkisiyle)geçiş yapmış bulunmaktayım.Ama geçilmeyecek gibi de değildi hani.Tabi bu birini diğerine tercih ettiğim anlamına da gelmez..

AMİR Khan ve Kajol beraberliğinden doğan unutulmaz bir film...
Amir yakışıklı Hint aktörüm:)filmin başında beni şoka uğrattı resmen uzun saçlarıyla..


Romantik filmlerde benim filme tamamen kapılmam için 3 şartım var:)
  1. Senaryo güzel olacak,özellikle sonu damgasını koyacak filme.
  2. Film mümkün olduğu kadar akıcı olmalı ki sıkmasın.
  3. Oyunculuklar güzel olacak.Birdeee başrolü oynayan erkek yakışıklııı kadın ise güzel olacak:)
E tabi son şıkta Amir'in saçlarının uzun olup da kendine yakıştırmamam,kendimi kaptıramamama neden oldu kendi kendime'HADİ AMA DOSTUUM KES ŞU SAÇLARINI ARTIK,YAKIŞMAMIŞ İŞTE'Diye söylenmelerim taakii saçlarını kestirene kadar devam etti.Bende koptum zaten o dakikadan sonra:)))
Fanaa Hint dilinde feda demekmiş.Bunları sorduruyor işte fanaa;aşk için neler feda edilebilir,insan bir tercih için neleri feda edebilir?Filmi bir kaç bölüme ayırmak mümkün Romantik-aşk filmi,Aksiyon-macera,Dram-aşk.Her anını keyifle geçireceğiniz dolu dolu bir 3,5 saat ...
İşte en sevdiğim sahnelerden biri bu..Delhi'nin sıcak yaz günlerinde bunalıp,karla dolu dağ çekimlerinde serinledm:)
Kajol'un güzelliğiyle çatır çatır çatladım resmeen:(
Ayy şu asker kıyafetleri içindeki Amir beni 15 yaşlarımdayken üniforma sevdalısı olduğum günlere geri götürdü.. 
Sevdiğim bir diğer sahne de bu...Şu çocuğun tatlılığına bakar mısınız ?Filme cukk oturmuş.
Kısacası ben tutkunu oldum bu filmin.Amir Khan her filminde gizli veya açık msj veriyor izleyenlere...Ben msj aldım agaa:)
Filmin müziklerine değinmemek kabalık olur.Müziği duyduğunuz anda sizi koparıyor..Zaten bu film üzerinde fazla konuşmaya gerek de duymuyorum,çünkü aldığı bir çok ödülle kendini isbatlamış ..Müzikleri ile bile..
Şimdiye kadar izlemediyseniz,daha fazla zaman kaybetmeyin derim ben...
İzleyin İzletin efendm:)

3 Ocak 2013 Perşembe

Son Yazımm....

Merhaba benim az ama kaliteli takipçilerim.Uzun zaman oldu kendime blog açalı fakat üye sayım gelişemedi.
İnsan istiyor tabii haliyle göze görünen insanlar olmasını.Fakat olmayınca da olmuyor işte.Ben de fazla zorlamamaya karar verdim.Bundan sonra yayın paylaşmayacağım.Sadece sevdiğim blogları takip edeceğim.

   Şimdiye kadar beni takip eden,yazılarıma değerli yorumlarını katan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.
               Hoşçakalın......




10 Aralık 2012 Pazartesi

Hz.Fatıma'nın Çocuk Eğitim Yöntemleri 1

Günümüz dünyasında bütün eğitim merkezlerinin onca çabaya rağmen halâ çözemedikleri önemli konuların başında eğitim ve eğitim yöntemleri gelmektedir.
 

Doğru bir eğitim nasıl olmalıdır? 

Eğitimde, eğitenle eğitilenin konumu nedir? 

Çocuk eğitiminin özel yöntemleri var mıdır? 

Çocuğun fıtrî doğrularıyla çelişmeden onu eğitebilmek mümkün müdür?
 

İnsanoğlunun yaratıcısı ve bu varlığın tek ve muktedir mühendisi olan Rabbul Âlemin hazretleri bütün bu yöntemleri yüce Resulüne (s.a.v.) o hazret de, mutahhar Ehl-i Beyt'ine  öğretmiştir. 

Her insanın karakteristik yapısı çocukluk döneminde oluşur. Ağaç yaşken eğilir diyenler de bunu vurgulamakta ve çocuğun alacağı her eğitime adapte olacak bir yapı arz ettiğini hatırlatmak istemektedirler. Bilhassa yakınlarının bu eğitim ve "kişilik biçimlenmesi"nde özel bir yeri vardır ve bu özel yerin zirvesinde "anne"ler bulunmaktadırlar.


Anne, çocuğu kemale yükseltebileceği gibi bedbahtlık uçurumuna da yuvarlayabilir.

 Fatıma-ı Zehra (a.s.) babası Resulullah’dan (s.a.a.) aldığı terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadınlarının en ulusu olmuş, en mükemmel evlatları yetiştirmiş ve böylece insanlığa "en mükemmel anne" olduğunu ve onun eğitim yöntemlerinin "en mükemmel eğitim yöntemi" sayıldığını bilfiil ispatlamıştır.
 
Yirmi yılı bulmayan kısa hayatının on yıldan az bir bölümünü eşiyle geçirdiği halde sade ve küçücük evinde öyle evlatlar yetiştirmiştir ki, rahmetli İmam Humeyni'nin de tabiriyle "varlığının nuru toprak âleminden göklerin ötesine, mülk âleminden melekut-i âlâ'nın ötesine yansımakta"dır



Çocuğun karakterinin şekillenmesi açısından o hazretin uyguladığı metotlar dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.

 Ünlü sahabe Selman-ı Farisî hazretleri "Bir gün Hz. Fâtıma'nın el değirmeninde un öğüttüğünü gördüm, bu sırada küçük Hüseyin'in ağlama sesi duyuldu. "Hz. Resulullah (s.a.a.) size yardım edenleri sevdiğini buyurdu" dedim, çocuğu mu sakinleştirmemi istersiniz, yoksa el değirmenini almamı mı?" Hazret "Evladımla benim ilgilenmem daha iyidir, zahmet olmazsa siz şu unu öğütebilirsiniz!"

Resulullah’ın (s.a.a.) kızı Fatımâ (a.s.) ölümünden sonra bile çocuklarını düşünmekten kendisini alamamış ve ölüm döşeğinde Hz. Ali'ye (a.s.) "Çocuklarımı annesiz bırakma, benden sonra kız kardeşimin kızıyla evlen, o benim çocuklarıma karşı tıpkı benim gibi şefkat gösterir." vasiyetinde bulunarak çocuklarının eğitimi ve yetişmesi için fevkalâde bir basiret ve ileri görüşlülük örneği sergilemiştir.
 
Keza, Hz. Resulullah'ın (s.a.a.) vefatıyla birlikte, çocuklarının bu şefkatli dedenin sevgisinden mahrum kalmaları Hz. Fâtıma'yı (a.s.) pek üzmüştür. Nitekim bazen çocuklarını severken "Sizi herkesten çok seven dedeniz nerede şimdi? Sizi yerde görmeye dayanamayıp hemen kucağına alan o şefkatli dedeniz nerede şimdi yavrularım?" dediği bilinmektedir.
 

Burada sadece annenin değil, başkalarının da duygusal bağlarının çocuk üzerinde etkili olduğu ve şefkatli bir annenin bu bağlara da önem verdiği anlaşılmaktadır.
 
Çocuklarla Oynamak
 
Çocuklarla oynayıp onlara oyun arkadaşlığı yapmanın fiziki ve psikolojik faydaları yanı sıra, çocukların yaratıcılık gücünü de artırması açısından fevkalâde önemli olduğu unutulmamalıdır. Hz. Fatıma'nın (a.s.) yöntemlerinden biri de budur; o hazret, çocuklarıyla oynamayı pek sever, onlarla oynarken zihin ve inançlarını olumlu yönde etkileyip sağlıklı düşünmelerini sağlayacak sözler ve şiirler söylemeyi ihmal etmezdi. Hz. Hasan'la -s- oynarken, onu havaya atıp tuttuğu ve bunu yaparken şu mazmunu şiir olarak tekrarladığı kayıtlıdır: 

"Hasan'ım! Baban gibi ol sen de 
 
Büyü de, babana benze 

Hakkı kurtar boynundaki urgandan

 Rabbine ibadet ve şükürde bulun her zaman

 O'dur bize bütün nimetleri bağışlayan

Zalimlerle dost olma, e mi Hasan?!"

 
Yarışma ve Sağlıklı Rekabet 

Sağlıklı rekabet ve dürüstçe yarışma, çocuklarda kendine güven duygusunu geliştirip onlara sorunlardan kaçmama ve zorluklarla pençeleşme ruhunu aşılar. Kendisine güven duyan ve zorluklardan korkmayan bir insan, hayatın çeşitli merhalelerinde karşılaşabilmesi mümkün zorluklarla yüz yüze geldiğinde teslim olmaz, sorunlarına sırt çevirmez, batıla eğilmez, zilleti kabullenmez ve başı dik olarak bütün zorluklarla boğuşmayı, lekeli olarak rahat yaşamaya tercih eder.

 Resulullah’ın (s.a.a.) kızı- Fatıma'nın (a.s.) eğitim yöntemlerinden biri de budur.

 Hz. Hasan'la (a.s.) Hz. Hüseyin (a.s.) küçük yaşlardayken bir el yazısı yarışması tertipler ve kimin yazısının daha güzel olduğunu sorarlar annelerine. Çocuklardan hiçbirinin kırılmasını istemeyen Hz. Fâtıma (a.s.)  onları babalarına gönderir, babaları kendisine uzatılan yazılara şöyle bir göz attıktan sonra ikisinin de güzel olduğunu, kendisinin bu yazılardan birini tercih edemeyeceğini, hatta eğer isterlerse dedelerinden de bunu sorabileceklerini söyler. Çocuklar Resulullah'a (s.a.a.) giderler. Hz. Resulullah (s.a.a.) bu çetin hakemliği Hz. Cebrail'e, o da Hz. İsrafil'e havale eder ve nihayet ALLAH Tealâ'nın emriyle Hz. İsrafil, bizzat Hz. Fatıma'nın (s.a.a.) hakemlik etmesi gerektiğini söyler.


Hz. Fâtımâ (a.s.) ilahi bir ilhamla, taneleri tek rakamlı olan gerdanlığındaki boncukları yere dökerek en fazla taneyi getirenin bu yarışmayı kazanacağını açıklar.
 
Çocuklar yine eşit sayılarda boncuk taneleri ve birer yarım boncuk getirirler.

 Cebrail (a.s.) ALLAH'ın (c.c.) emriyle boncuklardan birini ikiye ayırmış ve bu yarışmada taraflardan hiçbirinin "kaybeden taraf" olmaması sağlanmıştır.
 
Aynı çatı altında yaşayan kardeşler arasında birlik sağlamak ve çocuklar arasında ayırım gözetmemek gerektiği konusunda fevkalade öğretici bir vakıadır bu.....

Yazımızın devamı gelecektir....
 

sema'nın günlüğü Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea