5 Nisan 2013 Cuma

Kimchi

Kore dizi ve filmlerine olan hayranlığım malumunuz.Tabii o filmleri izlerken iştahla yedikleri yemeklerini tadmayı hep istemişimdir.En çok da noodle ve kimchi'yi...So jı sub'um I Am Sorry Ilove You da sevdiğe kıza "neden kimchi yapmadan gittin"demesi yok muydu....İşte sizde kimchi yapmadan bir yerlere gitmeyin dedim ve tarifini buldum hihii:)

KİMCHİ




Malzemeler
5 baş Kore lahanası
2 adet beyaz turp
Bir demet su teresi
2 demet yeşil soğan
2 kase kırmızı toz biber
4 yemek kaşığı tuz
4 yemek kaşığı şeker
5 diş sarmısak
1 kök taze zencefil
1 kase tuzlu karides suyu
 İstenirse taze istiridye
Hazırlanışı
Lahanalar ikiye ya da dörde bölünüp, tuzlanıp 4 saat bekletilir. Turplar dilimlenir ve su teresi 5 cm uzunluğunda kesilir. Yeşil soğanlar ince ince dilimlenir, sarmısak ve zencefil dilimlenir veya dövülür. Tuzlu karides suyu kırmızı toz biberle karıştırılır. Az acılı isteyenler kırmızı biber miktarı azaltabilir. Bu karışıma dilimlenen turplar, su teresi, yeşil soğanlar, sarımsak ve zencefil eklenerek hepsi elle karıştırılır. Lahanalar yıkanarak süzülür. Hazırlanmış olan karışım lahana yaprakları arasına doldurulur. Karışımı lahanaların aralarına iyice yaydıktan sonra her lahana en dıştaki yaprağı ile kapatılır ve bütün lahanalar toprak bir kaba teker teker yerleştirilir. İlk mayalanma için oda sıcaklığında bir veya iki gün bekletildikten sonra buzdolabına konur. Küçük parçalar halinde kesilerek servis edilir.

Bunlarda diğer Kore Lezzetleri...


Bu da meşhur sushi, korede adı kimbab...
İşte buda noodle..Ayy iştahım kabardı şimdi,şimdi onu hüüüp diye çeke çeke yemek vardı.:(

30 Mart 2013 Cumartesi

Fanaa

Geri döndüümm...diyemesemde artık geçmişte de değilim:)Blogger arkadaşlarımın sevgi dolu içtenlikle yaptıkları tavsiyelere daha fazla kulak tıkayamazdım.Sevgili Nur'un tavsiyesiyle artık kişi sayısına bakmadan arada da olsa kendim için yazacağım..Hepinize çook teşekkür ediyorum...

      İlk yazıma gelecek olursak FANAA..Şu şıralar Kore filmlerimden,Hint filmlerine(Amir'in de etkisiyle)geçiş yapmış bulunmaktayım.Ama geçilmeyecek gibi de değildi hani.Tabi bu birini diğerine tercih ettiğim anlamına da gelmez..

AMİR Khan ve Kajol beraberliğinden doğan unutulmaz bir film...
Amir yakışıklı Hint aktörüm:)filmin başında beni şoka uğrattı resmen uzun saçlarıyla..


Romantik filmlerde benim filme tamamen kapılmam için 3 şartım var:)
  1. Senaryo güzel olacak,özellikle sonu damgasını koyacak filme.
  2. Film mümkün olduğu kadar akıcı olmalı ki sıkmasın.
  3. Oyunculuklar güzel olacak.Birdeee başrolü oynayan erkek yakışıklııı kadın ise güzel olacak:)
E tabi son şıkta Amir'in saçlarının uzun olup da kendine yakıştırmamam,kendimi kaptıramamama neden oldu kendi kendime'HADİ AMA DOSTUUM KES ŞU SAÇLARINI ARTIK,YAKIŞMAMIŞ İŞTE'Diye söylenmelerim taakii saçlarını kestirene kadar devam etti.Bende koptum zaten o dakikadan sonra:)))
Fanaa Hint dilinde feda demekmiş.Bunları sorduruyor işte fanaa;aşk için neler feda edilebilir,insan bir tercih için neleri feda edebilir?Filmi bir kaç bölüme ayırmak mümkün Romantik-aşk filmi,Aksiyon-macera,Dram-aşk.Her anını keyifle geçireceğiniz dolu dolu bir 3,5 saat ...
İşte en sevdiğim sahnelerden biri bu..Delhi'nin sıcak yaz günlerinde bunalıp,karla dolu dağ çekimlerinde serinledm:)
Kajol'un güzelliğiyle çatır çatır çatladım resmeen:(
Ayy şu asker kıyafetleri içindeki Amir beni 15 yaşlarımdayken üniforma sevdalısı olduğum günlere geri götürdü.. 
Sevdiğim bir diğer sahne de bu...Şu çocuğun tatlılığına bakar mısınız ?Filme cukk oturmuş.
Kısacası ben tutkunu oldum bu filmin.Amir Khan her filminde gizli veya açık msj veriyor izleyenlere...Ben msj aldım agaa:)
Filmin müziklerine değinmemek kabalık olur.Müziği duyduğunuz anda sizi koparıyor..Zaten bu film üzerinde fazla konuşmaya gerek de duymuyorum,çünkü aldığı bir çok ödülle kendini isbatlamış ..Müzikleri ile bile..
Şimdiye kadar izlemediyseniz,daha fazla zaman kaybetmeyin derim ben...
İzleyin İzletin efendm:)

3 Ocak 2013 Perşembe

Son Yazımm....

Merhaba benim az ama kaliteli takipçilerim.Uzun zaman oldu kendime blog açalı fakat üye sayım gelişemedi.
İnsan istiyor tabii haliyle göze görünen insanlar olmasını.Fakat olmayınca da olmuyor işte.Ben de fazla zorlamamaya karar verdim.Bundan sonra yayın paylaşmayacağım.Sadece sevdiğim blogları takip edeceğim.

   Şimdiye kadar beni takip eden,yazılarıma değerli yorumlarını katan arkadaşlarıma çok teşekkür ederim.
               Hoşçakalın......




10 Aralık 2012 Pazartesi

Hz.Fatıma'nın Çocuk Eğitim Yöntemleri 1

Günümüz dünyasında bütün eğitim merkezlerinin onca çabaya rağmen halâ çözemedikleri önemli konuların başında eğitim ve eğitim yöntemleri gelmektedir.
 

Doğru bir eğitim nasıl olmalıdır? 

Eğitimde, eğitenle eğitilenin konumu nedir? 

Çocuk eğitiminin özel yöntemleri var mıdır? 

Çocuğun fıtrî doğrularıyla çelişmeden onu eğitebilmek mümkün müdür?
 

İnsanoğlunun yaratıcısı ve bu varlığın tek ve muktedir mühendisi olan Rabbul Âlemin hazretleri bütün bu yöntemleri yüce Resulüne (s.a.v.) o hazret de, mutahhar Ehl-i Beyt'ine  öğretmiştir. 

Her insanın karakteristik yapısı çocukluk döneminde oluşur. Ağaç yaşken eğilir diyenler de bunu vurgulamakta ve çocuğun alacağı her eğitime adapte olacak bir yapı arz ettiğini hatırlatmak istemektedirler. Bilhassa yakınlarının bu eğitim ve "kişilik biçimlenmesi"nde özel bir yeri vardır ve bu özel yerin zirvesinde "anne"ler bulunmaktadırlar.


Anne, çocuğu kemale yükseltebileceği gibi bedbahtlık uçurumuna da yuvarlayabilir.

 Fatıma-ı Zehra (a.s.) babası Resulullah’dan (s.a.a.) aldığı terbiye ve ilim sayesinde dünya ve ahiret kadınlarının en ulusu olmuş, en mükemmel evlatları yetiştirmiş ve böylece insanlığa "en mükemmel anne" olduğunu ve onun eğitim yöntemlerinin "en mükemmel eğitim yöntemi" sayıldığını bilfiil ispatlamıştır.
 
Yirmi yılı bulmayan kısa hayatının on yıldan az bir bölümünü eşiyle geçirdiği halde sade ve küçücük evinde öyle evlatlar yetiştirmiştir ki, rahmetli İmam Humeyni'nin de tabiriyle "varlığının nuru toprak âleminden göklerin ötesine, mülk âleminden melekut-i âlâ'nın ötesine yansımakta"dır



Çocuğun karakterinin şekillenmesi açısından o hazretin uyguladığı metotlar dürüstlük, sevgi, merhamet ve korkusuzluk temelleri üzerine kuruludur.

 Ünlü sahabe Selman-ı Farisî hazretleri "Bir gün Hz. Fâtıma'nın el değirmeninde un öğüttüğünü gördüm, bu sırada küçük Hüseyin'in ağlama sesi duyuldu. "Hz. Resulullah (s.a.a.) size yardım edenleri sevdiğini buyurdu" dedim, çocuğu mu sakinleştirmemi istersiniz, yoksa el değirmenini almamı mı?" Hazret "Evladımla benim ilgilenmem daha iyidir, zahmet olmazsa siz şu unu öğütebilirsiniz!"

Resulullah’ın (s.a.a.) kızı Fatımâ (a.s.) ölümünden sonra bile çocuklarını düşünmekten kendisini alamamış ve ölüm döşeğinde Hz. Ali'ye (a.s.) "Çocuklarımı annesiz bırakma, benden sonra kız kardeşimin kızıyla evlen, o benim çocuklarıma karşı tıpkı benim gibi şefkat gösterir." vasiyetinde bulunarak çocuklarının eğitimi ve yetişmesi için fevkalâde bir basiret ve ileri görüşlülük örneği sergilemiştir.
 
Keza, Hz. Resulullah'ın (s.a.a.) vefatıyla birlikte, çocuklarının bu şefkatli dedenin sevgisinden mahrum kalmaları Hz. Fâtıma'yı (a.s.) pek üzmüştür. Nitekim bazen çocuklarını severken "Sizi herkesten çok seven dedeniz nerede şimdi? Sizi yerde görmeye dayanamayıp hemen kucağına alan o şefkatli dedeniz nerede şimdi yavrularım?" dediği bilinmektedir.
 

Burada sadece annenin değil, başkalarının da duygusal bağlarının çocuk üzerinde etkili olduğu ve şefkatli bir annenin bu bağlara da önem verdiği anlaşılmaktadır.
 
Çocuklarla Oynamak
 
Çocuklarla oynayıp onlara oyun arkadaşlığı yapmanın fiziki ve psikolojik faydaları yanı sıra, çocukların yaratıcılık gücünü de artırması açısından fevkalâde önemli olduğu unutulmamalıdır. Hz. Fatıma'nın (a.s.) yöntemlerinden biri de budur; o hazret, çocuklarıyla oynamayı pek sever, onlarla oynarken zihin ve inançlarını olumlu yönde etkileyip sağlıklı düşünmelerini sağlayacak sözler ve şiirler söylemeyi ihmal etmezdi. Hz. Hasan'la -s- oynarken, onu havaya atıp tuttuğu ve bunu yaparken şu mazmunu şiir olarak tekrarladığı kayıtlıdır: 

"Hasan'ım! Baban gibi ol sen de 
 
Büyü de, babana benze 

Hakkı kurtar boynundaki urgandan

 Rabbine ibadet ve şükürde bulun her zaman

 O'dur bize bütün nimetleri bağışlayan

Zalimlerle dost olma, e mi Hasan?!"

 
Yarışma ve Sağlıklı Rekabet 

Sağlıklı rekabet ve dürüstçe yarışma, çocuklarda kendine güven duygusunu geliştirip onlara sorunlardan kaçmama ve zorluklarla pençeleşme ruhunu aşılar. Kendisine güven duyan ve zorluklardan korkmayan bir insan, hayatın çeşitli merhalelerinde karşılaşabilmesi mümkün zorluklarla yüz yüze geldiğinde teslim olmaz, sorunlarına sırt çevirmez, batıla eğilmez, zilleti kabullenmez ve başı dik olarak bütün zorluklarla boğuşmayı, lekeli olarak rahat yaşamaya tercih eder.

 Resulullah’ın (s.a.a.) kızı- Fatıma'nın (a.s.) eğitim yöntemlerinden biri de budur.

 Hz. Hasan'la (a.s.) Hz. Hüseyin (a.s.) küçük yaşlardayken bir el yazısı yarışması tertipler ve kimin yazısının daha güzel olduğunu sorarlar annelerine. Çocuklardan hiçbirinin kırılmasını istemeyen Hz. Fâtıma (a.s.)  onları babalarına gönderir, babaları kendisine uzatılan yazılara şöyle bir göz attıktan sonra ikisinin de güzel olduğunu, kendisinin bu yazılardan birini tercih edemeyeceğini, hatta eğer isterlerse dedelerinden de bunu sorabileceklerini söyler. Çocuklar Resulullah'a (s.a.a.) giderler. Hz. Resulullah (s.a.a.) bu çetin hakemliği Hz. Cebrail'e, o da Hz. İsrafil'e havale eder ve nihayet ALLAH Tealâ'nın emriyle Hz. İsrafil, bizzat Hz. Fatıma'nın (s.a.a.) hakemlik etmesi gerektiğini söyler.


Hz. Fâtımâ (a.s.) ilahi bir ilhamla, taneleri tek rakamlı olan gerdanlığındaki boncukları yere dökerek en fazla taneyi getirenin bu yarışmayı kazanacağını açıklar.
 
Çocuklar yine eşit sayılarda boncuk taneleri ve birer yarım boncuk getirirler.

 Cebrail (a.s.) ALLAH'ın (c.c.) emriyle boncuklardan birini ikiye ayırmış ve bu yarışmada taraflardan hiçbirinin "kaybeden taraf" olmaması sağlanmıştır.
 
Aynı çatı altında yaşayan kardeşler arasında birlik sağlamak ve çocuklar arasında ayırım gözetmemek gerektiği konusunda fevkalade öğretici bir vakıadır bu.....

Yazımızın devamı gelecektir....

20 Kasım 2012 Salı

Süper Kaşarlı Köfte

Kaşarlı köfte yapımıyla karşınızdayım efeniim:)


Malzemeler

  1. 500 gr.orta yağlı kıyma
  2. 2 dilim bayat ekmek
  3. 1 yumurta
  4. Köfte baharatı,karabiber,tuz
  5. Maydanoz
  6. 2 sarımsak
  7. 1 adet kuru soğan
  8. 100 gr. rendelenmiş kaşar peyniri(içine)
Yapılışı
  1. Ekmeği suda bekletip,fazla suyunu süzelim.
  2. Kıymanın içerisine ekmeği,rendelenmiş soğanı,sarımsağı,yumurtayı,maydanozu ve baharatlarını ekleyip yoğuralım.
  3. Harmanlanmış köftelik malzemeyi,  elimizde açıp içine rendelenmiş kaşar peyniri koyalım.
  4. Fırın tepsisine dizelim.Arzuya göre üzerine domates dilimi ve biber koyabilirsiniz.
  5. Fırından çıktıktan sonra sıcak servis yapmayı unutmayın..
Afiyet olsun:)


6 Kasım 2012 Salı

Cain And Abel(Habil ile Kabil)....Bir Kore Dizisi...


Bir süredir ortalarda görünmüyordum,niye mi?Güney Kore fırtınasına tutuldum yine:)Gerçi şu aralar koreliler çok meşhur,gerek Gangam şarkısıyla, gerekse Özcan Deniz'in senaryosu I Moment To Remember'dan alınmış EVİM SENSİN Filmiyle...Bu filmi önyargımı yenip nasıl izleyeceğim bilemiyorum.Filmin orjinalini o kadar benimsemişim ki kopyasına tahammülüm yok.Yalnızca ben mi böyleyim,sizde de var mı böyle duygular?

Gelelim dizimize,Kuzey ve güneye senaryo olarak benzettiğim içim ilk başta izlemek istemedim,ama siz böyle bir hata yapmayın:)
 Hele bir dizide So Ji Sub varsa mutlaka izleyin:)Ben bu yüzden izledim desem....
Ama şu endama bakın yaa.....Haksızmıyım?
Dizideki performansı ise insanı kendine yine yine yine hayran bıraktırıyor.

Dizinin müzikleri bir harika,senaryo desen o biçim daha ne diyeyim vakit kaybetmeyin.Her kore dizisinde yaptığınız gibi(ben de dahil)ekrana fixlenin:)



Baaayyyy:)

 

sema'nın günlüğü Template by Ipietoon Blogger Template | Gift Idea